Eşitlik mi, Adalet mi?
20.11.25
İkilemdeyim: eşitlik mi, adalet mi?
İlk bakışta kardeş gibi görünüyorlar değil mi, aynı sofrada oturan, aynı dili konuşan kardeşler gibi? Ama dikkatli baktığınızda, biri herkese aynı elmayı uzatırken, diğeri kimin aç, kimin tok olduğunu sorandır aslında. İşte o zaman başlar aralarındaki farkın yankısı, insanın iç sesinde çınlayan bir soru gibi:
“Herkese eşit davranmak mı doğrudur, yoksa hak edene hak ettiğini vermek mi?”
Düşünsenize, her işin içindesinizdir, çabalarsınız, patron habire üretebiliyorsunuz diye sizden hep bir şeyler ister, günün sonunda eşitlikten bahseder ve herkese pastadan birer dilim vermesi gerektiğini söyler ya da kazancınız farklıdır ama eşit vergi alınır.
Mesela, bir okul bahçesini düşünün, çocuklar sıraya dizilmiş, öğretmen dondurma dağıtıyor, herkese birer tane. Eşitlik sağlandı, değil mi? Ama ya birinin dondurması yere düşerse? Ya birinin alerjisi varsa? Ya biri sabah kahvaltı bile edememişse?
“Eşitlik, bazen gözleri kapalı bir terazidir; herkese aynıyı verir ama kimseye tam olarak gerekeni vermez.”
Adalet ise gözlerini açar. İnsanların hikâyelerine bakar. Kimin daha çok emek verdiğini, çabaladığını, kimin daha çok ihtiyaç duyduğunu, kimin daha çok yara aldığını görür.
Adalet, bir bahçıvan gibidir; her çiçeğe aynı miktarda su vermez. Güneşte kavrulanı daha çok sular, gölgede kalana nazikçe yaklaşır. Çünkü bilir ki, eşit su vermek değil, her çiçeği yaşatmak önemlidir.
Hayat da böyledir. Herkese aynı kuralları uygulamak, bazen güçlü olanı daha güçlü, zayıf olanı daha da kırılgan yapar. Oysa adalet, zayıfın sesini duyar, güçlüye sorumluluk yükler. Eşitlik, yarışa aynı çizgiden başlatır herkesi; ama adalet, kimin neden koşamadığını anlar önce, sonra ayak bağlarına odaklanır, engelleri çözmek için uğraş gösterir, koşamayanı koşar hale getirmeyi amaçlar.
Aslında eşitlik, adil görünmenin kolaycı yoludur; ama adalet, vicdanın cesur seçimidir. Herkese aynı gözlüğü vermek kolaydır, ama herkesin göz numarasını ölçmek zaman ve emek ister, görmek için. Adalet, işte o emeği vermektir. Çünkü gerçek eşitlik, ancak adaletle mümkündür ve vicdan azapta olursa o ruh vücuda çok ağır olur.
Ve hayat, herkese aynı sınavı sunmaz. Kimine kalem verir, kimine sadece suskunluk. Bu yüzden adil olmak, sadece bir erdem değil, bir zorunluluktur. Eşitlik, yüzeyde bir denge sağlar; ama adalet, derinlerdeki yaraları sarar, kutsaldır, değerdir. Ve belki de en çok bu yüzden, adaletin terazisi gözleri bağlı değil, yüreği açık olmalıdır.
Başını yastığa koyduğundaki mahkemendir Adalet, ya mışıl mışıldır, yada eziyet.
Sonunda da İlahi Adalet devreye girer ve herkes Hak’kettiğini alır.
Ama bugün, ama bigün.
Sizce ?
Sağlıkla, Adaletle kalın.
#farkınAkıl
#ahlakayakizi

